Benim Özelim

Algı  Psikodrama & Kişisel Gelişim ve Psikolojik Danışma Merkezi

"Benim özelim!" Bu cümleyi hayatınızda neler için söyleyebilirsiniz düşünmenizi istiyorum. Nedir sizin özeliniz? Hangi kavramlar yer alır "özel" kelimesinin içinde bir aklınızdan geçirin.
Şimdi bu "özel" in sizin hayatınızda ne kadar korunduğunu kontrol edelim birlikte..
Bu "özel" e kimler yaklaşabiliyor? Anneniz, babanız, arkadaşlarınız, çocuklarınız, eşiniz ya da sevgiliniz bu "özel" in neresinde duruyor? Kimlere geçiş hakkı var? En kritiği hayatınıza özel dediğiniz biri girdiğinde sizin "özel" inize ne oluyor?
Bunları sorguluyorum çünkü genellikle ilişkinin başlarında gündemimiz sevgi, aşk, eğlence oluyor. Çoğumuz bir ilişkide kendimi nasıl korurum diye düşünmüyor aksine güvende hissettiği o özel alanı olduğu gibi açıyor ve sonuç hüsran oluyor.
Toplum olarak sevgiyi yanlış öğrendik. Sevmek deyince genel anlamda aklımıza her şeyi paylaşmak, her şeyi vermek, hiç hayır dememek ve ömrümüzün sonuna kadar mutlu olmak geldi. İlişkinizi bitirmek mi istiyorsunuz, lütfen hayatınızdaki kişiyi özel alanınıza hızlı bir biçimde alın ve onu odağınız haline getirip, asla hayır demeyin:)
Nedir bu özel alan peki? Sizi siz yapan değerler, tecrübeleriniz, doğrularınız, yanlışlarınız, kabulleriniz, hayırlarınız, kendinize ait hissettiğiniz ve temeli siz olan her şey.
Beslendiğimiz alan, bizi farklı yapan, bizi orijinal yapan alan. Bu alanın zarar görmesine izin verdiğimiz zaman ilişkilerdeki tüm cazibe, saygı, çekim azalmaya başlıyor. Biz azalmaya başlıyoruz.
Karşımızdakini kaybetmekten korktuğumuzda, sevilen olmayı tercih edip kendimiz olmayı bıraktığımızda, duygumuza sahip çıkamadığımızda, yapılan haksızlıkları kabul etmeye başladığımızda bilin ki yavaş yavaş özel alanımızın çanları çalmaya başlamış demektir.
Çanlar çalar çünkü özel alanımız saygı ister, güvende olmak ister, bize özel olmak ister. Ancak bu koşullarda birini sevebilir, paylaşabilir. Hayır dediğinde saygı görmek ister, hayır demeye hakkı olsun ister, kendi sınırlarını korumak ister. Ancak bu koşullarda karşı cinse içten ve gerçek bir sevgi sunabilir. Sınırlarımız zarar gördüğünde, kendi alanımızda savunmasız kaldığımızda içimizde bir savaş başlar. Ve her savaşta olduğu gibi bu savaşın da kazananı yoktur. Kaçsak da kaybederiz, kalsak da kaybederiz. Çünkü sınırlar zarar görmeye başlamıştır.
Çanlar çaldığında lütfen dinleyelim. Hangi olay ile sınırlarımız zedelendi, biz nasıl tepki verdik, aslında vermek istediğimiz tepki neydi? Kendimiz olmadığımızda ilişkide ödediğimiz bedel ne? Bunlar önemli sorular ve elbette cevapları da yaşadığınız ilişkileri dönüştürebilecek güce sahip..
Her ilişki çanları çaldırır önemli olan çanların çalması değil, onları duymamız ve sakinleştirebilmemizdir. Bazen küçük bir geri adım , bazen güçlü bir hayır , bazen net bir "Ben böyleyim" cümlesi çanları sakinleştirir. Çanlar sessizleştiğinde ilişkinizde daha rahat, emin ve kendiniz olarak yol alabilirsiniz ama onlar deli gibi çalarken atabileceğiniz herhangi sağlıklı bir adım yoktur.
Çanlarınız ne için çalıyor duyun ve özel alanınıza saygı duyun. Siz o alana saygı duyduğunuz sürece ilişkide olduğunuz kişilerde size saygı duyacaktır. Duymayanlar da hayatınızdan çıkıp yerlerini hak edenlere bırakacaktır.
Unutmayın çanlar önemli:)) 
Hayatınızda ki çanlara saygı duyan kişilerle olmanız dileği ile..
..
Psk.Dan.Yeliz Şen

Paylaşın:

Etiketler:

Sayfa Yorumları (0)
  • ...

Yorum Ekleyin