

EYVAH ÇOCUĞUM ERGENLİKTE!
Ergen çocuğu olan ebeveynlerin sıklıkla kullandığı bazı cümleler şuanlardır:
-Çocuğum ergenlikte ve bu dönemi çok ağır geçiriyoruz.
-Sürekli öfke patlamaları yaşıyor, kurallarımıza uymuyor, saygısızlık yapıyor.
-Odasına kapanıp oradan çıkmıyor, bizimle hiçbir şeyini paylaşmıyor.
-Arkadaşları onun için daha önemli, bizimle vakit geçirmek istemiyor, bizden nefret ettiğini söylüyor.

KIŞ DEPRESYONU
Mevsimler doğada değişikliklere neden olduğu gibi, insanlar üzerinde de fiziksel ve psikolojik farklılıklara yol açmaktadır. Özellikle sonbahar ve kış mevsimleri insanların depresif duygular yaşamasına neden olmaktadır. Kış mevsiminde, yaz mevsimine göre daha az enerjik, daha mutsuz, yorgun ve ümitsiz hissedilebilmektedir.

SAĞLIKLI BİR YETİŞKİN OLMAK İÇİN ANNENİN ÖNEMİ
Annelerin küçük çocukları için verdikleri tüm emekler çok değerlidir. Çocuğun büyümesi ile de çocuk için değerli olan şey anne ile bağımlı olmadan bir bağ kurabilmesi, kendi fikir ve hayatını oluşturmasının desteklenmesi, hata yapmasına ve yaptığı hatalardan ders çıkarıp büyümesine imkan verilmesidir.

ÇOCUK VE ERGENLERDE PSİKOLOJİK SAĞLAMLIĞIN ÖNEMİ
Her çocuk ve ergen hayatlarının belli alanlarında zorluklar yaşarlar. Kimisi bu zorluklarla baş etmede oldukça zorlanırken, kimisi de üstesinden gelme konusunda oldukça başarılıdır. Peki bu neye göre değişir? Psikolojik sağlam oluş için çocuk ve ergenlerin nelere ihtiyacı vardır? Anne-babalar olarak çocuklarınızı nasıl destekleyebilirsiniz ?

OKULLARIN AÇILMASI İLE ÖĞRENCİ VE EBEVEYNLERİN YAŞADIKLARI ZORLUKLAR VE ÇÖZÜMLERİ
Öğrenciler derslere, arkadaşlara, öğretmenlere ve okul kurallarına uyum konusunda zorluk yaşamıyorken, isteksiz ve okula karşı olumsuz duygular barındıran öğrenciler okula uyum konusunda oldukça zorluklar yaşıyorlar.
Okula karşı isteksiz ve olumsuz duygular barındıran öğrencilerin ebeveynleri de bir o kadar endişeli hissediyorlar. Peki aileler bu kadar endişe hissederken çocuklarına nasıl yardımcı olabilirler?

FEDAKARLIK YAPAN TARAF HEP SİZ MİSİNİZ?

'KORONAVİRÜS YÜZÜNDEN EVE HAPSOLDUM'DÜŞÜNCESİ
“Koronavirüs Yüzünden Eve Hapsoldum” Düşüncesi
Ülkemizde insanların bir kısmı “evde kal” çağrılarına kulak asmazken birçoğu da evde kalarak hem kendilerini korumakta hem de ülkemizdeki koronavirüs yayılımını önlemek adına katkı sağlamaktadırlar.
Koronavirüs’ten en çok 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olan bireylerin etkilenmesi nedeniyle ilk günden beri bu kişilerin evden çıkmasının oldukça sakıncalı olduğu vurgulanmıştır. Birçok insanın bunu dikkate almasına rağmen bir kısım insan da “bana bir şey olmaz” düşüncesi ile sokaklara çıkmaya devam etmiştir. Bu nedenledir ki 21 Mart Cumartesi günü 65 yaşın üstündekilere ve kronik rahatsızlığı olanlara devlet tarafından sokağa çıkma yasağı ve çıkan kişilere de 3 bin 150 TL para cezası getirilmiştir.
Ayrıca virüsün yayılma hızının artması halinde tüm ülkede sokağa çıkma yasağı getirileceği söylentileri de halk arasında dolaşmaktadır. Bu da insanlarda yalnız kalma, eve hapsolma, yiyecek içeceğe erişememe ve ekonomik sıkıntı çekme korkularını uyandırmaya başlamıştır. Bu korkular da beraberinde depresyonu, anksiyeteyi ve panik atakları getirmekte, insanlar bu problemlerle başa çıkmakta zorlanmaktadırlar.
Evin içerisinde uğraş bulmakta ve rahatlamakta zorlanan insanlar evde boğuluyor gibi hissedip çareyi kendilerini dışarı atmakta bulurlar. Evde durmak, yeni şeyler üretmemek, koşturma içerisinde olmamak, hapsolmak gibi duygular birçok kişiye ölümü çağrıştırdığından dolayı kişiler kendilerine bazen durmaları gerektiğini hatırlatmakta zorlanırlar. Durdukça ölüme yaklaştıklarını düşünürler. Dışarıda yürüyüş yapmak, koşturma halinde olmak, yeni insanlar ve yerler görmek kişilere hayatta olduklarını, hala işe yarayabildiklerini, kendi başlarına hareket edebildiklerini hatırlatır, kendi içlerindeki korkulara dönmelerini engelleyip dışa yönelmelerini ve akıllarını dağıtmalarını sağlar.
Evin içerisinde kalmak zorunda hisseden bu tür kişilerin evin içerisinde nasıl rahatlayabileceklerini ve zaman zaman durmaya herkesin ihtiyacı olduğunu fark etmeleri gerekmektedir. Havaların fena gitmediği bu günlerde balkonlarda çay-kahve keyfi yapmak, güneş alan aydınlık bir odada rahatlatıcı müzikler eşliğinde kitap okumak, günlük tutmak, ruhumuza iyi gelecek film ve diziler izlemek, neşeli arkadaşlarla telefonda veya görüntülü sohbetler yapmak, örgü örmek, evin dizaynını değiştirmek, mobilya boyamak, tadilat yapmak, kara kaleme başlamak, yeni yemek tarifleri denemek, evde egzersizler yapmak, müziği açıp dans etmek, masa oyunları oynamak, eski albümleri kurcalamak, temizlik yapmak, puzzle yapmak, müzik aleti çalmak gibi birçok etkinlik rahatlamaya, biraz olsun gündemden uzaklaşmaya yardımcı olacaktır.
Evde kalmak hem kişinin kendisi hem de tanıdığı tanımadığı çevresindeki herkes için daha güvenlidir. Evde kalma gerekliliğinin hapis olarak algılanması kişinin kendisine zarar vermektedir. Bunun yerine evde kalmanın güvenli olduğunu fark edip bu zamanı keyifli hale getiren kişiler süreçten psikolojik ve fiziksel olarak daha az etkilenecektir. Fiziksel olarak kişi kendisini ne kadar korursa korusun, bağışıklık sistemi psikolojik sağlamlıkla doğru orantılıdır. Bu nedenle stresten olabildiğince uzak kalmak en büyük gerekliliktir. Stesle baş etmekte zorlanan kişilerin de psikolojik destek almaları oldukça önemlidir. Ben de stresle, depresif ve kaygılı ruh haliyle başa çıkmakta zorlanan kişilere memnuniyetle destek olmak isterim. Sağlıklı günler dilerim…

KORONAVİRÜS SALGINI NEDENİ İLE SOSYAL İZOLASYON
Milli Eğitim Bakanlığı, 16.03.2020 itibariyle 30.03.2020 tarihine kadar eğitime ara vermiş, çocukların evlerde kalıp izole olmaları gerektiğini vurgulamıştır. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversiteler belirli süreliğine eğitime online olarak devam edeceklerini belirtmişlerdir. Konser, sinema, tiyatro gibi sosyal etkinlikler iptal edilmiş, toplu alanlara girişler kısıtlanmıştır. Kişilerin market, eczane gibi acil ihtiyaçları dışında evde kalmaları gerektiği belirtilmiştir. Sosyal izolasyon için “evde kal” reklamları desteklenmektedir.
Bu 2 haftalık sosyal izolasyon sürecinde kişilerin evde vakit geçirmek zorunda kalmalarıyla birlikte bazı problemler ve zorlanmalar da meydana gelmektedir. Özellikle çocuklar bu süreçte sıkılmakta; bilgisayar, tablet, televizyon, telefon gibi teknolojik aletlere yönelmektedirler. Anne ve babalar da bu durumlarda çaresiz hissetmekte, öfkelenmekte çocuklarla tartışmalara girebilmektedirler. Böyle durumlarda çocuklara daha keyifli vakit geçirmeleri için yaratıcı etkinlikler sunmak hem çocukları teknolojinin zararlarından uzaklaştıracak hem de çocukların anne ve babaları ile vakit geçirmelerine yardımcı olacaktır. Anne-babalar çocuklarla keyifli vakit geçirmek için yapılabilecekler listelerine internetten kolayca ulaşabilir, hangilerini yapacaklarına dair çocuklarla fikir alış verişinde bulunabilirler.
Ailelerinin uzakta okuyan birçok üniversite öğrencisi de 2-3 haftalık tatillerden dolayı ailelerinin yanına dönmek durumunda kalmışlardır. Kimi öğrenci bu durumdan çok memnunken kimi öğrenci de alıştığı ve kendisine ait kurduğu düzeni bırakmak konusunda çok da istekli değildir. Aile evinde farklı görev ve sorumluluklar, kurallar ve beklentiler olduğundan ve evden çıkmadan aileleri ile 24 saat vakit geçirmek durumunda kaldıkları için gerek üniversite öğrencileri gerekse ebeveynleri oldukça zorlanmaktadırlar. Bu gibi durumlarda açık ve etkili iletişim yöntemleri kullanılmalı, aile fertlerinin kendi duygu ve düşüncelerini açıkça ifade etmeleri ve karşıt fikirlere de saygı gösterip orta yolu bulmaya çalışmaları, ortak ve bireysel vakit geçirmeleri daha verimli olacaktır.
Yoğun çalışma temposuna alışmış olan kişiler de evde durma zorunluluklarından dolayı can sıkıntısı, boşluk hissi, işe yaramama düşüncesi gibi olumsuz duygu ve düşüncelere kapılabilmektedirler. Bu süreçte evden iş ile ilgili ufak çalışmalar yapılabilir, ev ile ilgili işler halledilebilir, çocuk veya partner ile verimli hatta eğlenceli vakitler geçirilebilir, evde yapılabilecek çizim veya boyama yapma, puzzle tamamlama, müzik aleti çalma, eski arkadaşlara telefon etme gibi çeşitli aktiviteler yapılabilir.
Unutulmamalı ki herkes için en önemlisi bu süreci fiziki ve psikolojik olarak sağlıklı atlatmaktır. Bunun için kaygılarımızı çok yoğun yaşamadan ama tedbirlerimizi de elden bırakmadan sosyal izolasyon sürecini daha keyifli hale getirerek sakin bir şekilde geçirmek elimizdedir.
Sosyal izolasyon sürecinde kaygılarla başa çıkmakta zorlanan; çocuğu, ailesi veya partneri ile ev içindeki tartışmalar yaşayan kişilerin de online olarak psikolojik destek almaları bu süreci kolaylaştıracaktır. Biz de bu süreçte sizlere destek olmak için hazırız.

DÜŞEN ENERJİMİZİ NASIL YÜKSELTEBİLİRİZ?

KENDİMİZİ NE KADAR DİNLİYOR, ANLIYOR VE ÖNEMSİYORSUNUZ?


DÜŞEN ENERJİMİZİ NASIL YÜKSELTEBİLİRİZ?

ÖFKE KONTROL PROBLEMİ YAŞIYORUM ÖFKEMİ DURDURAMIYORUM YÖNETEMİYORUM
* Peki öfkemizi ne kadar tanıyoruz?
* Öfkemiz sadece öfke mi?

NEDEN HAYIR DEMEKTE ZORLANIRIZ?
